Zihinsel Engelli Çocuklarda İletişim ve Oyunun Önemi

alt

Zihinsel Engelli Çocuklarda İletişim

Zihinsel Engelliler; bir başkasına fiziksel, duygusal ve düşünsel bağımlılıkyaşamaktadır.Bu nedenle zihinsel engelliler ile yapılan çalışmalarda toplum, aile ve meslek grupları onların yararını en üstte tutmak durumundadır. Mesleki çalışma açısından zihinsel engelli ile iletişime bakıldığında iki önemli öge vardır. Uzman (Öğretmen, Sosyal Hizmet Uzmanı, Hemşire, Aile ve diğer kişiler) ve Zihinsel Engelli çok önemlidir. Zihinsel Engelli ve mesleki açıdan aile ve toplum da çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Burada ele alınan iletişim uzman ve yakını olan zihinsel engellinin arasında birebir kurulan ilişkidir (www.genetikbilimi.com).

Zihinsel Engelli Çocukla karşılıklı etkileşimde önemli yer tutan öğeler şunlardır; Yardım edebilmek için ihtiyaç duyulan bilgiyi toplamak, ihtiyaçlarla ilgili duygu ve düşünceleri ortaya çıkarmak, duygu ve düşüncelerin ifade edilmesini sağlamak, çalışmayı yapılandırmak, bilgi vermek, danışmanlık yapmak, teşvik etmek ve gerekli yönlendirmeleri yapmak. Bu etkileşimi sağlamak için uzman kullanacağı iletişimde; sözel ve sözel olmayan mesajların anlamlı olmasına, mesajlarının müracaatçı tarafından anlaşılabilmesi için basit, özel ve dikkatle seçilmiş olmasına, uzmanın verdiği mesajların müracaatçı tarafından anlaşılmasına, müracaatçıyı etkileyen aile, okul, toplum gibi etmenlere özen göstermelidir (www.autism-tr.org).

Zihinsel Engellilik zeka yaşı bölümlerine göre birbirinden ayrılmaya çalışılan bir gruptur. Bir kişinin geri olmasını yani farklı olmasını sadece zeka yaşı bölümü ile gerçekleştirmek kolay değildir. Zeka tek başına anlama ve algılamada gerilik ya da normallik ile ifade edilemeyecek çok karmaşık bir süreçtir. Zihinsel Engelli olanların aile, çevre ile ilişkileri, zeka yaş bölümleri, kendi kurdukları dünyaları, etkilendikleri olaylar, algıları, korkuları, sevinçleri birbirinden çok farklı olması nedeniyle tek bir tipte zihinsel engelden ya da engelli birey tipinden bahsetmek çok güçtür. Eğitsel amaçla çocukların eğitilebilir, öğretilebilir olduğu ayrımı çok zor olmasına karşın yapılmaktadır (Korkmaz, 2000). Zihinsel Engelli her zaman için zeka yaşının gösterdiği yaşta olmak zorunda kalan bir bireydir. Ancak büyür, anlar, bazen unutur, bazen de hiç unutmaz. hassastır, duyarlıdır, kendisine nasıl yaklaşılırsa o da öyle davranır (www.genetikbilimi.com). Zihinsel Engellinin her şeyi öğrenmesi her zaman mümkün değildir. Zihinsel Engellinin öğrenmesi gereken kendi başına yaşamını sürdürebilmesine yetecek bilgiler olmalıdır.Aslında bu durum aileden kaynaklanan bir güdüleme eksikliği ile de açıklanabilir.Zihinsel engellinin aile özelliği; geniş aile tipinde ve sosyo-ekonomik düzeyi düşük olarak görülmüştür.Bu aileler günlük yaşam mücadelesi içinde zihinsel engelli çocuklarına özen ve dikkat gösterememiş ve çocuğun gelişimi ilgisizlik nedeniyle aksamıştır (www.denizce.com).

Zihinsel Engelli çocuğun özelliklerine baktığımızda; (a) Belleği zayıftır, kısa süreli bellekteki bilgileri uzun süreli belleğe aktarmada çeşitli güçlükleri vardır. (b) Akademik başarıları yavaştır. (c) Okula giden zihinsel engelli çocuk, normal zekaya sahip bir çocuğun bir yılda tamamladığı süreci tamamlayamaz. (d)Zihinsel engelli çocuğun dil gelişimi yavaştır ve gecikmeleri vardır. Kendini tam olarak ifade edemez. (e) Fiziksel olarak bazı devinimsel hareketler yaparlar(Korkmaz, 2000). Eğitilebilir zeka düzeyinde olanlar kendi günlük bakımlarını gerçekleştirebilirler ve bağımsız yaşama hazırlanabilirler. Ancak bu bağımsız yaşam ve çalışma hayatları mutlaka korumalı olmak durumundadır. Zihinsel Engelli olan bireylerin ihtiyaçları diğerlerinden farklı değildir. Temel yaşam ihtiyaçları, sevgi, bağlanma ve ait olma ihtiyacı, kendini gerçekleştirme ihtiyacı, sevme ve sevilme ihtiyacı, evlilik ve neslini devam ettirme ihtiyacı söz konusudur (www.genetikbilimi.com).          

Zihinsel Engelli ve Oyun

Oyun, bir iyileştirme amaçlanarak bir materyalle yaklaşımın genel adıdır. Resim çizmek, şiir, masal okumak, boya yapmak, kumla oynamak, saklambaç, hayvan taklitleri yapmak oyun kavramının içinde yer alır. Oyunda çocuğun kendisini tam olarak ifade edebilmesi ve uzmanın hiçbir önyargı olmadan onu kabul edebilmesi gerekir. Zihinsel Engelliyi (Engellileri ve çocukları) anlamak, onun problemini aktarmasına yardımcı olmak, problemin çözümlenmesine katılmasını ve becerilerini geliştirmesini sağlamak amacıyla oyun oynamalıdır (Korkmaz, 2000). Oyunun çocuğun gelişimine etkileri şu şekilde genel olarak ele alınabilir; oyun çocuğun fiziksel gelişimini, zihinsel işlevlerini olumlu olarak etkiler. Çocuktaki bastırılmış duygusal enerjinin, ihtiyaç ve arzuların ortaya çıkmasına yol açar. Çocuk oyun ile sosyal kuralları, ahlaki standartları, uygun cinsiyet rollerini öğrenir. Çocuğun öğrenmesi oyun ile çok kolaylaştırılmış olur ve çocuğun yaratıcılığı gelişir ve artar. Oyunda aldığı roller aracılığı ile içgörü kazanır ve arzu edilen kişilik özelliklerinin gelişimi sağlanır. Çocuğun oyun oynamasını etkileyen birçok faktör olmasına karşın sosyal hizmet uzmanının çocukla iletişimde mutlaka onun düzeyine uygun çeşitli oyunları kurmasın gerekir (http://sufizmveinsan.com). Çocuklar oynayarak büyürler. Oynayarak fiziksel, sosyal, kültürel bir olgunluğa erişirler. zihinsel engellilerin yaşamında da oyun ve araçlı, doğrudan yapılandırılmış oyunların yeri önemlidir (Kayaalp, 2000).

Zihinsel Engelliler ile iletişimde kullanılacak olan oyunun türünü ve nasıl oynanacağını çocuğun durumu belirler. Engelli yakınının bulunduğu yerden başlama ilkesine uyarak oyunun planlanması gerekir. Oyunu engelli yakını değil; uzman (aile, öğretmen, sosyal hizmet uzmanı,hemşire ve diğer kişiler) başlatır. Çünkü oyunun basit, anlaşılır ve aktif olması gerekir (Darıca ve ark., 2002).

Zihinsel Engelliler çoğunlukla kendilerinden yaşça küçük çocukların oyunlarını oynarlar. Çünkü onların zeka yaşları, ihtiyaç ve ilgileri o yaş özelliğini göstermektedir. Sosyal hizmet uzmanının zihinsel engelli ile kuracağı iletişim ve etkileşimde çocuk psikolojisinden yararlanması önemlidir (Kayaalp,2000). Zihinsel  engelliler için oyunun önemi şu şekilde ele alınabilir;

1. Oyun, zihinsel engelli bedensel alanının gelişimine katkıda bulunur. Engelli çocuğun bedensel yetkinlikleri artar, kemik ve kasların büyümesi sağlanır. Kasların gelişmesi bedensel gelişmeyi, bedensel gelişme ise sinir sisteminin gelişimini ve motor gelişimini etkiler. Bedensel ve zihinsel gelişmen ve kontrol birbiri ile uyumludur.

2. Oyun ile zihinsel engelli kendi bedenini ve diğer bedenleri fark eder. zihinsel engellinin bedenine genellikle dokunma azdır. Çünkü kullandıkları ilaçlar, vücut yaraları ve düzenli kendi temizliklerini yapamadıkları için vücut kokuları vardır. zihinsel engellinin bedeni fazla kilo ya da belirli kaslarını çalıştırmadıkları için bazı farklılıklara sahiptir. bedeni ile yaptıkları uyuşmaz.Yetişkin bir zihinsel engelli üç yaşında gibi davranabilir. Bu nedenle dışarıdaki kişi dokunmaya çekinir. Ayrıca bedene dokunma zihinsel engellinin aynı şekilde cevap vereceği için engelli tarafından istismara uğrama ya da engellinin geçmişte yaşadığı bir istismar davranışını anımsayarak farklı tepki göstermesi durumuna yol açabilir. Aslında zihinsel engelli hem kendisine dokunulmasını hem de başkalarına dokunmak ister. Ancak başkalarına dokunduğunda cezalandırılır. Zihinsel Engelliler ile az fiziksel temas kurulduğu için kendi davranışlarını da ayarlayamaz. Aynı şekilde kendisine yönelik istismar davranışlarını da her zaman ayırt edemez.

3. Zihinsel Engellinin kendi bedenini benimsemesi giysileri ile yakından ilgilidir. Öz bakım becerileri gelişmediği için giysilerini temiz tutamaz ve aileler sıklıkla temizliklerini yapmadan bekletirler. Aynı zamanda zihinsel engelli çocukların yeni giysi ve beden yaşlarına uygun giysilerin önemi fark etmeyeceğini düşünen aileler onlara küçük, daralmış, eski giysileri giydirirler. Aslında zihinsel engelli zeka yaşının müsait olduğu şekilde yeniyi, güzeli ve kendisine yakışan giysiyi bilir ve böyle giyindiğinde mutlu olur. Diğer kişilerin kendisine yaklaşmadığının da farkındadır.

4. Zihinsel Engelliler kendi bedenlerini tanıyamadıklarından bu konuda duyarlılık için oyun gereklidir. Kendi bedenlerini merak ettikleri kronolojik yaşları ise oldukça ilerlemiştir. Bu durumda kendi bedenini keşfetmeye çalışan “büyümüş bir bedendeki küçük çocuk” ailesi ve çevresi tarafından cezalandırılır. Aslında o anda kendi bedenini keşfeden 3-4 yaş çocuğudur. Ancak aile ve çevre onun gelişiminden haberdar olmadığı için ceza verme davranışına yönelirler. Zihinsel engelliler ile çalışırken onların kendi bedenlerini tanımalarına fırsat verilmesi gerekir.

5. Zihinsel Engelliler çevrelerinden çok kendileri ile alışveriş içinde olduklarından çevreleri ile işbirliği ve alışverişlerini geliştirecekleri oyunları oynamaları ve paylaşmaları onların yeni kuralları öğrenmelerine yol açacaktır. Böylece daha sosyal davranabileceklerdir.

6. Zihinsel Engellilerin güven duygularının gelişmesi önemlidir. Bu güven duygusu hem kendilerine hem de çevreye yönelik olarak geliştirilmek zorundadır. Bunun için de zihinsel engellinin yapabileceğinden fazlası istenmeden onların kendilerini gerçekleştirebileceklerini görmelerini sağlayacak oyunlar düzenlenmelidir.

7. Oyun oynayan zihinsel engelli empati geliştirme fırsatı bulur. Çünkü oyunu tek başına oynamaz ve üstlendiği rol ile ilgili olarak annesi, babası, arkadaşı ve diğerleri ile ilgili olarak onları anlamaya yönelir. Bu davranışını tam bilinçli bir şekilde anlamasa bile yeni davranış kalıbı öğrenmiştir ve onu uygulamaya başlar.

8. Oyun ile zihinsel engellilerin davranışsal yetkinlikleri ve bilişsel becerileri artar. Oyun ve oyunda kullanılan malzemeler engellinin yaşamına bir yenilik getirir. Bu yenilikler beden hareketlerine, bilişsel becerilerine mutlaka yansıyacaktır. bir kedi gibi davranmakla ilgili oyunda kediyi tanır ve kedinin davranışları ile kendi davranışlarının farklı olduğunu görür. Kedinin çıkardığı sesi, dört ayak üzerinde yürümesini bilişsel olarak öğrenmiştir. Oyun ve iletişim, sosyal hizmet uzmanı ve zihinsel engelli arasındaki iletişim ve zihinsel engellinin psiko-sosyal ve fiziksel gelişimi için çok önemli rol oynamaktadır (Darıca ve ark., 2002 ; http: //sufizmveinsan.com).

Kısacası; uzman, zihinsel engelli çocuk ile iletişim kurarken onun “kısıtlılıkları” ve “anormal” yapısını çalışmanın temeline almamalıdır. Medikal bakış açısının dışında sosyal model ve daha sonra geliştirilen yaklaşımların uygulamalarda kullanılması zihinsel engelli çocukların sorunlarının çözümlenmesinde daha gerçekçi çözümler üretilmesine yol açacaktır (Kayaalp, 2000). Zihinsel Engelliler ile yapılan çalışmalarda kullanılacak olan iletişimin çoğunlukla oyun aracılığı ile olmasına dikkat edilmelidir. Uzmanlar, oyun ile iletişim konusunda kendilerini daha yetkinleştirecek çabalar içinde bulunmalıdır. Zihinsel Engellilerin ailelerinin engelli ile iletişimleri konusunda oyunu kullanmaları yönünde eğitilmeleri gereklidir. Bu konuda hizmet uzmanlar tarafından ailelere danışmanlık hizmeti verilmelidir. Çünkü aileler çocukları ile oyun oynamayı her zaman gerçekleştiremezler (Korkmaz, 2000). Zihinsel Engelli ile iletişimde önemli bir grup da engelli ile ilgili diğer meslek elemanlarıdır. Zihinsel Engelli ile çalışma bir takım çalışmasını gerektirir. Zihinsel Engellinin yeni sosyal davranışlar öğrenmesi, kendisini geliştirmesine fırsatlar tanınması, ailelerin engelli nedeniyle karşılaştıkları sorunlarının çözümlenmesi, toplumun engelliye yönelik tutumlarının değişmesi ve onu kabul etmeleri şeklinde çok genel bir şekilde ele almak mümkündür (www.denizce.com).

KAYNAK: Ulutaşdemir, Nilgün (2007). Engelli Çocuklarda İletişim ve Oyunun Önemi. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:2, Sayı:5. WEB:   http://web.firat.edu.tr/shmyo/edergi/ciltikisayibes/ulutasdemir5.pdf  (Erişim tarihi: 19.08.2014)