Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocuklar (Dehb)

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Olan Bireyler ve Eğitimleri

Yılmaz (2009) yapmış olduğu çalışmasında DEHB olan çocuklarla ilgili bilgileri derlemiştir. DEHB, 7 yaşından önce başlayan, en az 6 ay süreyle görülen, akademik ve sosyal işlevlerde bozulmaya yol açan, gelişime uygun olmayan yetersiz dikkat süresi,yaşa uygun olmayan aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ya da her ikisiyle tanımlanan birbozukluktur. Okul, ev ve iş gibi iki ve ya da daha fazla ortamda belirtilerin görülmesigerekir (Kaplan ve Sadock, 2004). Bu bozukluk çocuğun okul, ev ve sosyal hayatınıolumsuz yönde etkiler (O’Regan, 2005).

DEHB ilk olarak 1902 yılında Prof. Still’in (dikkatini sürdüremeyen, aceleci, yerinde duramayan) bir grup çocukla yaptığı çalışmalar sonucu tanımlanmıştır. Still, bu çocukların ahlaki kontrolde sorunlar yaşadıklarını ve bu sorunların çevresel faktörlerden çok biyolojik yapıya dayandığını öne sürmüştür. Bu bozukluğun
çevresel faktörler yerine biyolojik nedenlere bağlı olduğu, 1937’de Bradley
tarafından bulunan davranış problemlerini ve hiperaktivite düzeyini azaltan
(psikolojik uyarıcı) amfetamin tedavisiyle desteklenmiştir. Sonuç olarak, 1950’lerin
sonuna kadar “minimal beyin hasarı” ya da “minimum beyin fonksiyon bozukluğu”
terimleri kullanılmıştır. Araştırmacıların sendromun açıklanması için belirtilerin
analizini yapmalarıyla, bu bozukluğun temel özelliği olarak, hiperaktiviteden çok,
dikkatin ön planda olduğu savunulmuştur. Bununla birlikte “dikkat” anahtar kelime
olmuştur. Bundan sonraki tekrarlanan çalışmalar DSM-IV’de (Diagnostic and
Statistical Manual of Mental Disorders) oluşturulan sınıflamaya liderlik etmiştir
(O’Regan, 2005).

DSM IV’e göre, dikkatsizlik, aşırı hareketlilik-dürtüsellik ya da her ikisiyle ilgili
birçok belirti belirlenerek tanı konmaktadır. DSM IV’de DEHB’in üç alt tipinden söz
edilmektedir: (a) Dikkatsizliğin ön planda olduğu tip, (b) aşırı hareketlilik ve
dürtüselliğin ön planda olduğu tip ve (c) her üçünün bir arada olduğu bileşik tip
(Kaplan ve Sadock, 2004).

1994 yılında yayınlanan DSM IV’e göre (2000/2001) DEHB’nun tanı kriterleri
aşağıdaki şekilde sıralanmıştır.
A. Aşağıdakilerden (1) ya da (2)’si vardır.
(1) Aşağıdaki dikkatsizlik belirtilerinden altısı (ya da daha fazlası) en az altı ay
uyumsuzluk doğurucu ya da ve gelişim düzeyine göre aykırı bir derecede
sürmüştür:
Dikkatsizlik
(a) Çoğu zaman dikkatini ayrıntılara veremez ya da okul ödevlerinde, işlerinde ya da
diğer etkinliklerde dikkatsizce hatalar yapar.
(b) Çoğu zaman üzerine aldığı görevlerde ya da oynadığı etkinliklerde dikkati
dağılır.
(c) Doğrudan kendisine konuşulduğunda çoğu zaman dinlemiyormuş gibi görünür.
(d) Çoğu zaman yönergeleri izlemez ve okul ödevlerini, ufak tefek işleri ya da iş
yerindeki görevlerini tamamlayamaz (karşıt olma bozukluğuna ya da yönergeleri
anlayamamaya bağlı değildir).
(e) Çoğu zaman üzerine aldığı görevi ve etkinlikleri düzenlemekte zorluk çeker.
(f) Çoğu zaman sürekli mental aktivite gerektiren görevlerden kaçınır, bunları
sevmez ya da bunlarda yer almaya karşı isteksizdir.
(g) Çoğu zaman üzerine aldığı görev ya da etkinlikler için gerekli olan şeyleri
kaybeder (örneğin oyuncaklar, okul ödevleri, kalemler, kitaplar ya da araç gereçler).
(h) Çoğu zaman dikkati dış uyaranlarla kolayca dağılır.
(ı) Günlük etkinliklerinde çoğu zaman unutkandır.
(2) Aşağıdaki hiperaktivite-impulsivite belirtilerinden altısı (ya da daha fazlası) en
az altı ay süreyle uyumsuzluk doğurucu ve gelişim düzeyine göre aykırı bir derecede
sürmüştür:
Hiperaktivite
(a) Çoğu zaman elleri, ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde kıpırdanıp durur.
(b) Çoğu zaman sınıfta ya da oturması beklenen diğer durumlarda oturduğu yerden
kalkar.
(c) Çoğu zaman uygunsuz olan durumlarda koşturup durur ya da tırmanır
(ergenlerde ya da erişkinlerde öznel huzursuzluk duyguları ile sınırlı olabilir).
(d) Çoğu zaman sakin bir biçimde boş zamanları geçirme etkinliklerine katılma ya
da oyun oynama zorluğu vardır.
(e) Çoğu zaman hareket halindedir ya da bir motor tarafından sürülüyormuş gibi
davranır.
(f) Çoğu zaman çok konuşur.
Impulsivite (dürtüsellik)
(g) Çoğu zaman sorulan soru tamamlanmadan cevabını yapıştırır.
(h) Çoğu zaman sırasını beklemede güçlüğü vardır.
(i) Çoğu zaman başkalarının sözünü keser ya da başkalarının yaptıklarının arasına
girer (örneğin başkalarının konuşmalarına ya da oyunlarına burnunu sokar).
B. Bozulmaya yol açmış olan bazı hiperakitif-impulsif belirtiler ya da dikkatsizlik
belirtiler 7 yaşından önce de vardır.
C. İki ya da daha fazla ortamda belirtilerden kaynaklanan bir bozulma vardır
(örneğin evde, işte ya da okulda).
D. Toplumsal, okuldaki ya da mesleki işlevsellikte klinik açıdan belirgin bozulma
olduğunun açık kanıtları olmalıdır.
E. Bu belirtiler sadece bir Yaygın Gelişimsel Bozukluk, Şizofreni ya da diğer bir
Psikotik Bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve başka bir mental
bozuklukla daha iyi açıklanamaz (örneğin Anksiyete Bozukluğu, Dissosiatif
Bozukluk ya da bir kişilik bozukluğu) (APA, 2000/2001).

DEHB’nun temel özelliği dikkat süresinin az olması, denetim eksikliğinin
neden olduğu ataklık ve aşırı hareketliliktir. Bunun sonucu olarak, çocukta gelişimsel
olarak üç temel sorun görülür: Dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik, dürtüsellik (Şenol
ve İşeri, 2004).

Dikkatsizliğin ön planda olduğu tipte dikkat eksikliği belirtileri daha fazladır.
Aşırı hareketlilik belirtileri ya yoktur ya da tanı alacak kadar şiddetli değildir (Şenol
ve İşeri, 2004). Selçuk’a (2002) göre, “en az altı ay boyunca dikkatsizlik ile ilintili
altı ya da daha fazla belirti bulunduğu, dikkatsizlik ile ilişkili belirtilerden altıdan
daha azı görüldüğü durumda, bu alt tipin tanısı konmalıdır” (s.7). Aşırı hareketlilik
ve dürtüselliğin ön planda olduğu tipte ise aşırı hareketlilik ve dürtüsellik belirgin
olarak vardır. Dikkat eksikliği belirtileri var olsa da tanı alacak kadar şiddetli değildir
(Şenol ve İşeri, 2004). Selçuk’a (2002) göre, “en az altı ay boyunca hiperaktivite –
dürtüsellik ile ilintili altı ya da daha fazla belirti bulunduğu dikkatsizlik ile ilişkili
belirtilerden altıdan daha azı bulunması durumunda bu alt tipin tanısı konmalıdır”
(s.7). Bileşik tip, dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik belirtilerinin bir
arada olması durumunda tanı alacak kadar şiddetlidir. En sık rastlanılan tip bileşik
tiptir (Şenol ve İşeri, 2004). “En az altı ay boyunca dikkatsizlik ile ilintili altı ya da
daha fazla ve hiperaktivite ile ilintili altı (ya da daha fazla) belirtinin bulunduğu
durumda bu alt tipin tanısı konmalıdır” (Selçuk, 2002, s.6).

Araştırmaların çoğu okul çağındaki çocukların % 5’inin belli oranda
hiperaktiviteden etkilendiğini ve okul çağındaki bu çocukların % 1’inin de şiddetli
hiperaktif olduğunu gösterir. Buna ek olak, okul çağındaki çocukların % 30 – 40’ı
DEHB’na bağlı davranış problemleri nedeniyle profesyonel yardım almaya
gönderilmektedir. Bileşik tipin söz konusu olduğu vakalarda, DEHB’dan erkek
çocuklarının kız çocuklarından daha fazla (1/4) etkilendiği gözlenmektedir. Bunun
yanında kız ve erkeklerde bozukluğun seyri farklıdır (O’Regan, 2005).

Fowler’a göre dikkatsizlik ve ataklık; dikkat eksikliği olan çocukların
düzensiz, dağınık biri olmasına neden olmakta ve bu nedenle sıklıkla gerekli
materyalleri, ödevleri unutmakta, bulundukları yeri kaybetmekte, işlerini sırasıyla
yapmakta zorlanmakta ve kendilerine birden fazla talimat ve görev verildiğinde
nereden başlayacaklarını bilememektedirler (akt. Şenel, 1996a). DEHB’li çocuklar
kurallara uymaz ve çoğu zaman kendilerinden istenenin tersini yaparlar. Bu çocuklar
arkadaş ilişkilerinde emredici, denetleyici ve saldırgandırlar. Kolay arkadaşlık
kurmalarına rağmen bu özellikleri bu arkadaşlığı sürdürmelerine engel olur. Zamanla
kendilik algılarında olumsuzluk belirtiler ortaya çıkmakta ve kişiler arası ilişkileri de
zayıflamaktadır (Soykan, 1991).

DEHB’li öğrenciler sınıf ortamında; kıpır kıpırdırlar, dersin düzenini
bozarlar, tahtada yazılanları defterlerine geçirmekte güçlük çekerler, defter
sayfalarının yarısını doldururlar, yazıları kötüdür, yazım kurallarına dikkat etmezler,
ödevlerini tamamlamakta sorun yaşarlar. DEHB’li çocuklar sıklıkla zor çocuklar
olarak görülürler. Kıpır kıpır olmaları, gürültülü davranışları sınıf içerisinde çok
rahatsız edici olabilmektedir (Low, 2008). Oyunlarda sıra bekleme davranışı
gösteremezler ve arkadaşlarıyla sorun yaşarlar. Çoğu kez okul eşyalarını kaybederler.

Davranışlarının sonuçlarını düşünmeden hareket edebilirler. Kendisine söylenenleri
dinlemiyormuş gibi görünürler (Selçuk, 2001). Arı’nın (2006) çeşitli çalışmalardan
derlediğine göre, akademik başarısı düşük olan DEHB’li çocuk, çoğu zaman
dürtüselliğin de neden olduğu, kendisini kabul ettirebilmek ve insanlardan saygı
görmek için arkadaşlarına karşı şiddet içerikli davranışlar sergiler. Bu da çocuğun
sosyal ilişkilerinde sorunlar yaşamasına ve arkadaşları tarafından dışlanarak
yalnızlığa itilmesine yol açabilmektedir. Ayrıca, DEHB’li çocukların sosyal
ilişkilerinde sıklıkla sorunlar yaşadıkları bilinmektedir. Yıkıcı ve olumsuz
davranışları nedeniyle çevrelerindeki insanlardan olumsuz karşılık alırlar. Bu
çocuklar farklılıkları nedeniyle yaşamın birçok alanında diğer insanlardan sıklıkla
eleştiri, ceza ve olumsuz tepkiler almaktadırlar. Sosyal çevresi tarafından çok sık
eleştirilen, cezalandırılan hatta dışlanan DEHB’li çocuk, kendine olan saygısında
kayıplar yaşarken bu durum için görünürde aldırmaz ve vurdumduymaz davranışlar.
DEHB’li çocuklar akranları tarafından rahatsız edici ve kaba olarak nitelendirilirler.
Bu çocuklar arkadaş çevrelerinde en az hoşlanılan birey olmaya en kuvvetli
adaydırlar.

DEHB’li çocukların sahip olduğu akademik problemler ve davranış
problemleri, çocuğun ailesiyle, çevresiyle ve sınıfındaki kişilerle kişilerarası
ilişkilerinde sorun yaşamasına neden olur (Kanay, 2006). Kişiler arası ilişkilerde de
yaşıtlarından değişik özellikler gösterirler, kişiler arası ilişkilerinde sorunlar yaşarlar
(Arı, 2006). Temel özellikleri dikkatsizlik, dürtüsellik ve hiperaktivite olan bu bozukluk, DEHB’li bireyin erişkin dönemde de psikolojik ve sosyal alanlar ile eğitim
ya da meslek yaşamlarında sorunlar yaşamalarına neden olur (Wender, 1995). Yaşın
ilerlemesi ile birlikte çocukların bu sorunlarının arttığı görülmektedir (Bozbey-
Akalın, 2005).

Fowler’a göre DEHB’li çocukların sosyal beceriler yönünden de problemleri
vardır. Bu çocuklar genellikle çocukça, kendinin farkında olmayan, başkalarının
duygu ve düşüncelerine duyarsız, aşırı tepkisel davranan, kolay incinebilen, duygu ve davranışlarının sorumluluğunu almada güçlükleri olan, kavgacı, düşünmeden
davranan ve dikkat çekmeye çalışan çocuklardır. Sahip oldukları yetersizlik
durumundan kaynaklanan birçok sosyal problemi olan DEHB’li çocuklar toplumda
kabul ve beğeni görmek ister. Ancak bu isteklerine rağmen kendilerinin dışlanıp,
itilmesine yol açacak davranışlarda bulundukları belirtilmiştir (akt. Şenel, 1996a).
DEHB’li çocuklar arkadaşları tarafından reddedilme ve özgüven eksikliği gibi
sorunlar yaşamaktadırlar (Dolgun, 2003). DEHB durumunda, çocuğun sahip olduğu
yetersizlikler sonucunda yaşadığı özgüven eksikliği, mutsuzluk, başarısızlık ve
bunların getirdiği kişiler arası ilişkilerde sorunlar, aile içi ilişkilerde bozulma ve
ruhsal iyilik halinin olumsuz yönde etkilenmesi söz konusudur (Dolgun, 2003).
DEHB’li çocukların sosyal olarak, yaşıtlarıyla, öğretmenleriyle ve annebabalarıyla
olan ilişkileri yetersizdir (Önal, 2007). Sıklıkla arkadaşları, anne-baba ve
öğretmenleriyle sorunlar yaşayan bu çocuklar sosyal ipuçlarını anlamada güçlük
çekerler ve sosyal durumları sıklıkla yanlış yorumlar ve uygun olmayan tepkilerde
bulunurlar. Diğer insanların ihtiyaçlarına duyarlı olmayan, liderlik taslayan ve
rahatsız edici kişiler olarak tanımlanırlar (İyisoy, 2006). Diğer çocuklardan farklı ve
sorunlu oldukları tüm çevreleri tarafından onlara hissettirilmektedir. Sosyal
çevrelerinden olumsuz tepkiler almaları ve çevrelerindeki insanlar tarafından
olumsuz olarak değerlendirilmeleri, onların DEHB dışında duygusal sorunlarla da
başa çıkmalarını gerektirir. Sosyal beceriler, DEHB’dan etkilenmiş pek çok alandan
biridir ve tedaviye oldukça dirençlidir. Sosyal eğitim, genellikle çocuğun kendi yaş
ve okul grubundan diğer çocuklarla oluşan küçük gruplarda bilişsel davranışçı
teknikler kullanılarak yapılır. Bu eğitim çocuğun kendi sosyal çevresinde iletişim
kurma becerilerini artırmayı amaçlar. Model alma, öğretici anlatımlar, sembolik
oyun, rol oynama, davranış provalarını içerir. Gephart ve Wurzbacher, M. Weis ve

G. Weis ve Tutty’ye göre DEHB’li çocukların eğitimlerinde ayrı özel eğitim
uygulamalarına yer verilmemektedir. Bu çocukların eğitiminde çoğunlukla
kaynaştırma eğitimi uygulamalarına yer verilmektedir (akt. Yüce, 2006).

Kaynakça

Amerikan Psikiyatri Birliği: Psikiyatride Hastalıkların Tanımlanması ve
Sınıflandırılması Elkitabı, Yeniden Gözden Geçirilmiş Dördüncü Baskı
(DSM-IV-TR), Amerikan Psikiyatri Birliği, Washington DC, 2000’den
çeviren Köroğlu, E., Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2001.

Arı, E. (2006). Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan çocuğa
sahip ailelerin yaşadıkları kaygı düzeyi, algıladıkları sosyal destek ve anababalık
tutumlarının incelenmesi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Gazi
Üniversitesi, Ankara.

Bozbey-Akalın, A. O. (2005). Dikkat ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların
abla ve ağabeylerinin sosyal beceri düzeyi ve kardeş ilişkileri.
Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Çukurova Üniversitesi, Adana.

Dolgun, G. (2003). Dikkat eksikliği/ hiperaktivite bozukluğu olan 8-12 yaş grubu
olan çocuklarda yaşam kalitesi ölçeğinin (DE/HB/YKÖ) geliştirilmesi.
Yayınlanmamış doktora tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul.

İyisoy, M. S. (2006). Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylerde dikkat eksikliği
hiperaktivite bozukluğu eştanısı ve yürütücü işlevlerle ilişkisi. Yayınlanmamış
Uzmanlık Tezi. Gülhane Askeri Tıp Akademisi Haydarpaşa Eğitim
Hastanesi Komutanlığı Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Programı, İstanbul.

Kanay, A. (2006). Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan 9-13 yaş grubu
ilköğretim öğrencilerinin uyumsal davranışları, benlik kavramı ve
akademik başarıları arasındaki ilişkiler. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi,
Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir.

Kaplan H.I. ve Sadock, B.J. (2004). Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu. Abay,
E. (Ed.). Klinik Psikiyatri. İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri.

Low, K. (2008). ADD and relationships learn about ADD and relationships.
http://add.about.com/od/adhdthebasics/a/BryanH.htm. adresinden 19 Ocak
2009 tarihinde alınmıştır.

O’Regan, F. J. (2005). ADHD. Continuum, London, New York, Continuum
International Publishing Group, Printed: MPG Boks Ltd., Bodmin, Cornwall.

Önal, A. (2007). Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, karşıt olma karşı gelme
bozukluğu ve bu ikisinin birlikte bulunduğu durumların davranışsal sorunlar,
aile ilişkileri ve kognitif fonksiyonlar açısından karşılaştırılması.
Yayınlanmamış uzmanlık tezi, İstanbul.

Selçuk, Z. (2002). Dikkat Eksikliği ve Hiperaktif Çocuklar. Ankara: Pegem
Yayıncılık.

Soykan, A. A. (1991). Dikkat eksikliği – hiperaktivite bozukluğu olan çocukların
ruhsal ve organik yönden araştırılması. Yayınlanmamış uzmanlık tezi,
Ankara Üniversitesi, Ankara.

Şenel, H. G. (1996a). Öğrenme yetersizliği ile dikkat eksikliği-aşırı hareketlilik
bozukluğunun karşılaştırılması [elektronik sürüm]. Özel Eğitim Dergisi, 2(2),
76-90.

Şenol, S. ve İşeri, E. (2004). Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB).
Güncel Psikoloji ve Psikiyatri Dergisi, 37-38.

Yılmaz, G. (2009). Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Olan Bir Öğrencinin Teneffüs Saatlerine Akranları İle Olan İletişim Davranışları (Kaynaştırma Ortamında Bir Uygulama), Anadolu Üniversitesi, Eskişehir.

Yüce, M. (2006). Bir üniversite hastanesi çocuk psikiyatrisi polikliniğine başvuran
dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu bulunan çocuk ve ergenlerde
psikiyatrik komorbidite. Yayınlanmamış uzmanlık tezi, Gaziantep.

Wender P. H, (1995) Attention Deficit Hyperactivity Disorder in Adults. Oxford
University Pres, New York.