Annelik; sevgidir, fedakârlıktır, sabırdır. Ama bazı anneler vardır ki bu kelimelere sığmaz… Onların yüreği daha büyük, sevgisi daha sınırsız, mücadeleleri daha sessizdir.
Zihinsel farklılıklarla dünyaya gelen özel çocuklarımızın anneleri… Her gün yeniden başlayan bir yolculukta, tükenmeyen umutlarıyla çocuklarına ışık olurlar. Gözlerindeki endişeyi bir tebessümle gizleyip, her adımı bir başarıya dönüştürürler. Sessizce, gururla, sevgiyle büyütürler evlatlarını…
Biz özel eğitimde çalışanlar olarak, bu annelerin yüreklerindeki gücü, sessiz fedakârlıklarını ve tükenmeyen sevgilerini her gün görüyoruz. Sizler sadece anne değil, aynı zamanda öğretmen, terapist, destekçi ve en önemlisi; çocuğunuzun en büyük ilham kaynağısınız.
SOMET Zihinsel Gelişim Derneği olarak, bu özel annelerin hayatlara dokunan sabrına ve sonsuz sevgisine en derin saygılarımızı sunuyoruz. Onlar sadece çocuklarının değil, hepimizin kahramanlarıdır.
Tüm annelerimizin Anneler Günü’nü en içten duygularımızla kutluyor; özellikle özel çocuklarımızın yüce yürekli annelerine teşekkür ediyoruz.
İyi ki varsınız. İyi ki annesiniz.
Zihinsel yetersizliği olan bir çocuk değil ama çok özel bir çocuğun ve onun çok özel annesinin hikayesini sizinle paylaşalım…
ALBERT EINSTEIN’IN ANNESİ GİBİ OLMAK
Hepimiz Pauline Einstein’ın oğlu olan Albert Einstein’ı çok yakından tanıyoruz. Ama eminim Pauline Einstein olmasaydı dünya Einstein’ı tanıyor olmayacaktı.
Albert Einstein ilkokuldayken öğretmeni annesine vermesi için onunla eve bir mektup gönderdi. Albert daha okumayı sökememişti, bu yüzden annesinden mektubu kendisine okumasını istedi. Oğluna mektubu okurken annesinin gözlerinden yaşlar döküldü. Annesi mektupta, Albert’a çok zeki olduğu için okuldaki öğretmenlerin yetersiz kaldığını, kendisinin ya başka bir okula gönderilmesi gerektiğini, ya da evde özel olarak eğitilmesi gerektiğini, yazdığını söyledi. Ona “sen dünyayı değiştirebilecek kadar çok zekisin ve farklısın” dedi.
Albert’in annesi sonra dışarı çıkıp çocuğunu kendi yetiştirmek için birkaç kitap aldı ve Albert’a evde kendi başına öğretmeye başladı. Annesi onun eğitimiyle yakından ilgilendi. Bu böyle devam etti. Sonuçta nasıl bir dehanın ortaya çıktığını hepimiz biliyoruz, Albert Einstein, 20. yüzyılın en ünlü fizikçilerinden biri haline geldi. O olmasaydı hayatımız bugünkü kadar mükemmel olamayacaktı.
Yıllar geçti, annesinin ölümünden sonra, Einstein annesinin geride kalmış eşyalarını ve kitapları karıştırırken, bir kitabın arasında yıllar önce öğretmeninin kendisinin çok zeki olduğunu yazdığı mektubu buldu. Artık okumayı biliyordu ve mektubu okudu. Mektupta hiç de annesinin okuduğu gibi kendisinin çok zeki olduğunu yazan bir şey yoktu. Aksine kendisi için aptal ve öğrenme problemleri olan bir çocuk olduğu, yapılabilecek hiçbir şeyin kalmadığı ve okulun onu artık kabul edemeyeceği yazılıydı. Hatta hiçbir zaman başarılı olamayacağı ve daha düşük seviyede olan çocukların gönderildiği başka bir okulu bile tavsiye etmiyordu. Albert bunları okuyunca gözlerinden ister istemez yaşlar döküldü. Ağlamasının nedeni öğretmeninin kendisi için yazdığı kötü şeyler değil, annesinin kendisi için duyduğu şevkat ve sabrı çok daha iyi anlıyor olmasıydı .
“Çocuklarınızın geleceği için bugünün dünyasında siz de bir Pauline Einstein olmalısınız.”
“Her Anne Kahramandır… Ama Bazı Anneler Sessiz Kahramanlardır”
SOMET